İnsanlar zor anlar yaşarken zamanın süratle geçmesini ister. Neşeli anlarında ise zamanın donmasını bekler. Geçen zamanı kavanoza koyup ağzını sıkıca kapatamayız, fakat zamanı saklamak isteriz. Bu yüzden geçen her saniyeyi akrep ve yelkovana emanet ediyoruz. Sonra saat doğuyor. Beraberinde saatçilik mesleğini getiriyor. Güneş saatinden su saatine, su saatinden kum saatine, tarihte yolculuk yapan saatler, günümüzde telefon ekranlarına sığacak kadar gelişim gösterdi. Buna rağmen teknolojinin gelişimi, saatçilik mesleğini yok etmedi.
Ankara'da 50 yıldır saat tamirciliği yapan Zafer Ayar da mesleğini ilk günkü hevesini kaybetmeden sürdürüyor. Ayar, Ulus'daki 3 metrekarelik dükkanında, dedesinden kalma mesleğe nasıl başladığını anlattı:
“Dedem, Kastamonu da bu mesleği icra ederek geçimini sağlıyormuş. Dükkanını, İstanbul Kapalı Çarşı'ya taşımaya karar vermiş. Kapalı Çarşı yanınca tekrar Kastamonu’ya dönmüş. Babam ise Ankara’da bu mesleği yapmaya karar vermiş. Babamın yanında mesleği öğrendim. 7 yaşından itibaren Ankara'da bu mesleği severek yapıyorum. Kardeşimin de saatçi dükkanı var. Aile geleneği olan bu mesleği devam ettirdiğimiz için, zaman zanaatı bize dedemden miras kalmış oluyor.”
“Saatleri tamir ederken zaman duruyor”
Mesleğin inceliklerini, “Bizim mesleğimiz zamanın akmadığı, donduğu bir meslek. Saatleri tamir ederken zamanın durduğunu düşünüyorum.” şeklinde ifade eden 57 yaşındaki Zafer Ayar, “Yıllardır saatçilik mesleği ile geçimimi sağlıyorum. İki çocuğumu bu meslekten kazandığım para ile okuttum. 50 yıldır öğlen yemeğini ailemle birlikte yedim. Onlarla paylaşmadığım tek bir lokmam olmadı.” dedi.
İşletme bölümü mezunu olan kızının, sosyal medya hesabı aracılığıyla tamir ettiği saatleri müşterilere ulaştırma konusunda kendisine yardımcı olduğunu dile getiren Ayar, “Teknoloji, mesleğimizi devam ettirebilmemiz için olumlu sonuçlar ortaya çıkarıyor. Bu sayede saat satışlarımız arttı.” ifadesini kullandı.
Meslekte karşılaştığı durumlardan da söz eden Ayar, “Müşteriler 'saatimizden parça çalar' endişesi ile saat tamircilerine güven duymuyor. Babama bu güvensizliğin nedenini sorduğumda, 'Eskiden cep saatlerinin içindeki taşlar yakuttu. O devrin saat tamircileri bu taşı alıp, yerine pirinç taş takıyor ve kırmızıya boyuyorlardı. Saatçilere olan güvensizlik o zamanlardan geliyor' demişti. Fakat, şimdilerde saatçiler, saatlerden parça çalmıyor, böyle bir durum söz konusu değil” şeklinde konuştu.
GİZEM ÖNGÜN - TRT TÜRK