İngiltere'de Brexit çıkmazı

19.11.2018 - 16:55

Theresa May hükümetini istifalarla sarsan Brexit anlaşmasının kaderi belirsizliğini koruyor.

İngiltere'de Brexit çıkmazı

İngiltere’de Theresa May hükümetini istifalarla sarsan ve May’in kendi partisi tarafından devrilmesi ihtimalini gündeme getiren Brexit anlaşmasının kaderi belirsizliğini koruyor. Başbakan May’in geçen çarşamba günü gerçekleşen 5 saatten uzun kabine toplantısı sonrasında ilan ettiği Brexit anlaşması, hemen ardından aralarında Brexit ve Çalışma bakanlarının de yer aldığı istifalar ile gölgelendi.

May’in liderliğindeki Muhafazakâr Parti içindeki sert Brexit yanlısı milletvekillerinin birbiri ardına partinin ilgili kurumuna, başbakan ile ilgili güvensizlik oylaması taleplerini iletmeleriyle İngiltere’de Brexit krizi hükümet krizine de dönüşerek derinleşti. AB ile varılan Brexit anlaşmasının 25 Kasım’da yapılacak olağanüstü AB zirvesinde ele alınması planlanıyor ancak o güne dek yaşanacak gelişmeler İngiltere ile AB ilişkilerini çıkmaza sokabilir.

Brexit anlaşmasının 585 sayfalık metninde en kritik kısmını, AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ile İngiltere'ye bağlı Kuzey İrlanda arasındaki sınır sorunu oluşturuyor. Uzun yıllar süren ayrılıkçı terörün ardından Kuzey İrlanda’ya barışı getiren Belfast Anlaşması'na göre, iki İrlanda arasında fiziki sınır olmaması gerekiyor. Metinde Birleşik Krallık'ı oluşturan unsurlardan İskoçya ve Galler'in adı geçmezken, İngiltere üç kez, Kuzey İrlanda ise 100 kez anılıyor. Anlaşma metnine göre, İngiltere'nin AB'den resmen ayrılmış olacağı 29 Mart 2019'dan itibaren İngiltere'nin AB üyeliğine özgü avantaj ve yükümlülüklerini muhafaza edeceği yaklaşık 21 aylık geçiş süreci başlayacak. Tarafların gelecekteki ticari ilişkilerini müzakere edeceği geçiş süreci, 2020'nin aralık ayı sonunda bitecek ancak taraflar aynı yılın temmuz ayında üzerinde anlaşmaları durumda bu süreyi uzatabilecek. İngiltere'nin en büyük ticaret ortağı konumundaki AB ile Brexit'in hemen ardından bir ticaret anlaşması yapması ülke açısından hayati önem taşıyor. Anlaşmasız bir ayrılık durumunda İngiltere'de ilaç ve gıda sıkıntısı baş gösterebileceği, hatta bunun toplumsal olaylara yol açabileceği iddia ediliyor.

Tedbir maddesi

Uzatma olsa da olmasa da geçiş sürecinin sonunda tarafların gelecekteki ticari ilişkilerine dair bir anlaşmaya varamamış olması durumda üzerinde görüş birliğine varılan "tedbir maddesi" yürürlüğe girecek. Tedbir maddesine göre, İngiltere'nin bütünü ile AB arasında ortak Gümrük Birliği bölgesi oluşturulacak. Bu sayede İngiltere'ye bağlı Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında fiziki sınır ve gümrük duvarı oluşmasının önüne geçilecek. İngiltere'nin AB ile mevcut ticaretini aksamadan yürütmesine olanak verecek Gümrük Birliği ile adil rekabetin sağlanması için ülke, AB kurallarına ve standartlarına uymak zorunda kalacak. Ancak Kuzey İrlanda'da başta tarım ve çevre alanlarında ilave AB kuralları da geçerli olacak. AB, bölgede bu kuralların hayata geçirilmesini denetlemek amacıyla temsilcilik bulunduracak. Anlaşmaya göre İngiltere ile kendi parçası olan Kuzey İrlanda arasında mal dolaşımında AB standartlarına uygunluk denetimleri de yapılacak. Kuzey İrlanda ürünlerinin menşeli "Kuzey İrlanda (İngiltere)" şeklinde özel olarak belirtilecek.

Tedbir maddesi, İngiltere ile AB arasında kapsamlı ve Kuzey İrlanda sorununa kalıcı çözüm içerecek bir ticaret anlaşması sağlanana kadar yürürlükte kalacak. Tarafların tek yanlı olarak çekilemeyeceği tedbir maddesi ancak ortak bir komisyonun kararıyla yürürlükten kalkabilecek.

Anlaşmasız ayrılık ihtimali ortadan kalkacak

Gümrük Birliği, İngiltere'deki Brexit taraftarlarının üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşması vaatlerini gerçekleştirememeleri anlamına geliyor. Ayrıca tedbir maddesiyle İngiltere'nin AB'den "anlaşmasız ayrılık" seçeneği de ortadan kalkmış oluyor. Tedbir maddesinin yürürlükte kaldığı süreçte anlaşmazlıkların, Avrupa Adalet Divanında çözülmesi öngörülüyor.

İngiltere tarafında kabinenin onayını alan Brexit anlaşmasının hem İngiliz parlamentosunun hem de AB üyesi 27 ülkenin parlamentolarının onayını alması gerekiyor.

"Uydu devlet" tehlikesi

İskoçya Bölgesel Yönetimi Başbakanı Nicola Sturgeon

İskoçya Bölgesel Yönetimi Başbakanı Nicola Sturgeon

May’in Brexit anlaşması hem sert Brexit yanlılarının hem de AB taraftarlarının eleştirilerine hedef oluyor.Sert Brexitçiler, anlaşmayla İngiltere’nin AB’nin "uydu devleti" haline geleceğini ve Kuzey İrlanda’nın ülkeden kopma yoluna gireceğini savunuyor. AB’de kalınmasından yana olanlar ise bu anlaşmayla İngiltere’nin hem AB koşullarına tabi kalacağını hem de artık tam üye olmayacağı için oradaki söz hakkını yitireceğini vurguluyor.

Öte yandan, anlaşmanın tetikleyeceği tepkilerin ülkeyi AB’den anlaşmasız bir şekilde ayrılmaya sürükleyebileceğine de işaret ediliyor. Brexit anlaşmasında Kuzey İrlanda’ya tanınan ayrıcalıkların rekabet koşullarını kendisi aleyhine değiştireceğini savunan İskoçya da anlaşmaya karşı çıkıyor.

İskoçya Bölgesel Yönetimi Başbakanı Nicola Sturgeon, ülkesinin AB referandumunda yüzde 62 oranında birlik içinde kalmaktan yana oy kullandığını hatırlatarak, bu koşullarda ülkesinin ikinci kez bağımsızlık referandumuna gitme ihtimalinin güçlendiğini ifade etti.

İskoçya'da 2014 yılında yapılan ilk bağımsızlık referandumunda halkın yüzde 55'i hayır oyu kullanmıştı. Bu sonuçta, İngiltere referandumda İskoçya'nın bağımsızlığının AB'den ayrılması anlamına da geleceği propagandası etkili olmuştu.

İstifalar, itirazlar

Brexit anlaşmasının ardından geçen hafta Brexit Bakanı Dominic Raab ve Çalışma Bakanı Esther McVey'in de aralarında olduğu 4 bakan istifa etti.

Temmuz ayında Brexit Bakanı David Davis ve Dışişleri Bakanı Boris Johnson, önceki hafta da Ulaştırmadan Sorumlu Devlet Bakanı Jo Johnson, Brexit gerekçesiyle istifa etmişti.

Raab istifasına gerekçe olarak "Kuzey İrlanda için önerilen düzenleyici rejimin İngiltere'nin toprak bütünlüğü için gerçek bir tehdit teşkil ettiğine inanıyorum. Ayrılmamız konusunda AB'ye veto hakkı veren, süresiz bir tedbir maddesini de destekleyemem." ifadelerini kullandı.

AB referandumu sırasında Brexit yanlısı kampanyanın başını da çeken Boris Johnson da bugün yayımladığı makalede May'in Brüksel ile vardığı anlaşmayı, "Tam yenilgi, utancımızı kapatmaya yaramayan 585 incir yaprağı" diye nitelendirdi. Ana muhalefet lideri Jeremy Corbyn de Daily Mirror için kaleme aldığı makalede Başbakan May'in "sonunda ülkeyi birleştirmeyi başardığını" belirterek, "Hiç kimse bu anlaşmadan hoşnut değil." ifadesini kullandı.

Corbyn, May'in Brüksel ile vardığı anlaşmanın "İngiltere'nin egemenlik haklarının eşi görülmedik şekilde yitirilmesi" anlamına geldiği değerlendirmesinde bulundu.

Brexit anlaşmasının ardından istifa eden Brexit Bakanı Dominic Raab

Brexit anlaşmasının ardından istifa eden Brexit Bakanı Dominic Raab

Muhafazakâr Parti içinde May’e yönelik güvensizlik oylaması taleplerinin 48’e ulaşması halinde partinin parlamento grubunda oylamaya gidilecek. May’in güvenoyu için parti grubundaki 315 milletvekilinin en az 158'inin desteğini alması gerekiyor. May yeterli oyu alması halinde 12 ay boyunca kendisi hakkında güvensizlik oyu verilemeyecek. May yeterli desteği bulamazsa istifa etmek zorunda kalacak ve ardından yapılacak lider seçiminde aday olamayacak. May'in koltuğu için adaylığını koyabilecek kişiler arasında Raab, Davis ve Boris Johnson'ın da adları geçiyor. Pakistan kökenli İçişleri Bakanı Sajid Javid'in de May'in yerine geçebilecek isimler arasında olduğu ifade ediliyor.

İhtimaller

May, parti içi mücadeleden başarıyla çıksa bile bu defa Brexit anlaşmasının parlamento onayı alması gerekiyor.

Ana muhalefetteki İşçi Partisi, İskoçya Ulusal Partisi ve hükümete dışarıdan destek veren Kuzey İrlanda’nın Demokratik Birlik Partisi (DUP), ret oyu vereceklerini açıkladı.

Muhafazakâr Parti içindeki muhalif milletvekillerinin de ret oyu vermesi bekleniyor. May, İşçi Partisi içinde 15 ila 20 milletvekilinin desteğini almaya başarsa bile, anlaşmanın parlamento onayı alması olası görünmüyor. Bu durumda May’in istifa etmesi, ülkeyi erken seçime götürmesi veya anlaşmasız ayrılık için düğmeye basması olasılıklar arasında yer alıyor.

May bugüne kadar Brexit konusundaki ikinci referandum taleplerini reddetmiş olsa da kamuoyu baskısının böyle bir referandumu beraberinde getirmesi de beklenebilir. May’in Brüksel’e başvurarak ülkenin AB’den ayrılma sürecini düzenleyen Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesinde öngörülen ayrılık müzakereleri süresinin uzatılmasını talep etmesi de ihtimaller arasında yer alıyor.

AB ile İngiltere arasında Haziran 2017'de başlayan müzakerelerde taraflar, geçen yılın sonunda İngiltere'nin AB bütçesine taahhütlerinden kaynaklanan yaklaşık 40 milyar sterlinlik "ayrılık ücreti"nin ödenmesi ile vatandaş haklarının da aralarında yer aldığı bir dizi konuda ön anlaşmaya varmıştı. İngiltere, 23 Haziran 2016'da yapılan referandumla AB'den ayrılma kararı almıştı.

İspanya anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesini talep ediyor

AB Komisyonu Brexit Başmüzakerecisi Michel Barnier (solda), İspanya başbakanı Pedro Sánchez (ortada) ve İspanya dışişleri bakanı Josep Borrell (sağda)

AB Komisyonu Brexit Başmüzakerecisi Michel Barnier (solda), İspanya başbakanı Pedro Sánchez (ortada) ve İspanya dışişleri bakanı Josep Borrell (sağda)

İspanya Hükümeti, taslak metindeki Cebelitarık konusundaki “belirsizlik” sebebiyle anlaşmanın yeniden düzenlenmesini talep ediyor. İspanyol El País gazetesinin haberine göre, İspanya Hükümeti 184. Maddenin değiştirilmesini istiyor. İspanya Dışişleri Bakanı Josep Borrell, 19 Kasım sabahı, AB Komisyonu Brexit Başmüzakerecisi Michel Barnier ile yaptığı görüşmede Birleşik Krallık ile İspanya ilişkilerinin geleceğinin belirlendiği bu maddenin değiştirilmesinin gerektiğini belirtti.

Almanya basını Brexit planına geniş yer veriyor

Die Welt gazetesi Theresa May’in en büyük düşmanının hayalcilik olduğunu kaydediyor. Gazete, batılı bir gücün kopmasının son derece vahim sonuçlar doğuracağını, sonuç ne olursa olsun Fransa, almanya ve Büyük Britanya’nın üçlü bir ittifak kurması gerektiği yorumunda bulunuyor.

Frankfruter Rundschau gazetesi bitmek bilmeyen Brexit tartışmalarının bu projenin toplumu nasıl böldüğünü gösterdiğini yazıyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung, görüşmelerin zor geçeceğinin önceden belli olduğu, Britanya’nın ayrılık planını hazırlamakta geciktiği yorumunda bulunuyor. Gazete, en büyük anlaşmazlığın, serbest dolaşım değil, İrlandaları ayıran sınır hakkında olduğunun anlaşıldığını belirtiyor.

Kaynak: AA, El País, Deutsche Welle, Frankfurter Allgemeine Zeitung, Die Welt, Frankfurter Rundschau

TRT TÜRK

TRT TÜRK Facebook’ta
TRT TÜRK Youtube’da
TRT TÜRK Twitter’da
TRT TÜRK Instagram'da